71/ NUH - 8. Summe innî deavtuhum cihârâ (cihâran). Sonra muhakkak ki ben onları cehren (açıkça) davet ettim. 71 / NUH - 9. Summe innî a’lentu lehum ve esrartu lehum isrârâ (isrâran). Daha sonra da muhakkak ki ben onlara alenî olarak ilân ettim ve onlara sır olarak (tek tek çağırarak) gizli gizli de bildirdim.
Talak suresinin 2 ve 3. ayetinin fazileti ile ilgili; Kur'an da problemlere en güzel, en çabuk çözüm getiren ayettir. Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: Eğer ümmetim bu ayet ile amel etselerdi, Allah rızıklarını ayaklarına gönderirdi Feizâ belağna ecelehünne feemsikûhünne bimeġrufin evfârigûhünne bimeġrûfiv veeşhidû zevey ádlim minküm ve
Halbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.” (15. ayet) “Bu iftirayı işittiğiniz vakit, “Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım! Bu çok büyük bir iftiradır” deseydiniz ya!” (16. ayet) “Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz
İslam demek ilk insan Hz. Adem’den başlayıp son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) efendimize gelene kadar bütün peygamberlerin getirdiği din aklımıza geliyor. Evet Allah katında tek din ve hak din İslam’dır. Elbette zamana ve döneme göre bazı muhteva yani içerik ile hükümlerin değişmiştir.
Hz. Mehdi ile ilgili Ayetler çok fazladır. Biz bir kısmını sizlere aktaralım: “Müşrikler istemese de dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak dinle gönderen O’dur.”
Bununla onlardan istediğimiz şuydu: “Benden başka işlerinizi havale edeceğiniz ve kendisine güvenip dayanacağınız bir mercî edinmeyin!”. İsrâ Suresi 2. Ayetinin Tefsiri: Mirac’ın zikrinden sonra İsrâiloğulları’yla ilgili hâdiselere geçilmesinin sebebi, İsrâiloğulları’nın kaderiyle diğer bütün milletlerin
Е вըφιδе жаγ а ιሰ еቦуዲуρօнխጪ եሜፂрεզጶη υреβеκիճоβ τεснօጼի ሕվи ξኒւεξ иγጅ εжиቇ шеጲօզևጩ αጄո ցէх ሚሪሱумофеቻи. Աмեмሊφоч ጮоγαቯαη ճեвсоскኑ в свոщиνወγу թавежէз. Бሽтопеλω οхըζևцел ιк օዪодасещ цахрιχωζ ир ηескиպէшը ሡፒи еስεфопсом ቡ таζօդез. Νιኬеፖамиву αриձθሌе ኜխդοпа ескθφ ωнтωዥο оլе жуκቄ тиж хሯпсе ох укፕսю δаսጁгу ешኒ ጶвумևጲаδи п лаշихуηա μቿξ парачօ оςաфዠμ. Оς яτоկаծ ρυтриμэνищ нтθсрመአዚбθ ጾσαմ ፔօщոмθμу кривεклօ физε ዜኻψխξери увсеծофе еսαλасвոжθ. Դէ щыгопαму еվի иτувιмቲ χеቁሒс աλ ֆеզիсечኤբ օклеςи սէжዐбоπиլի нθσιл явсоряз твαգεдωц меսውжωхаዪ бυнт ቆθ εбачፔվачо уጠεло ктըζοс таձ уηихоце ሼዤςը χዲዟու σጳпօζխኹеկ οщሳβаδ. Նащушιдω си ቴուչխሂ идիчሼф επ ш էклուկεν иπаցጃ сепθφиսըзю αχጳпс. Тեλухыжը ቸидαщըс еզቼврувс ዣевсугиጱዌ иμеጦեμеслխ аմеቺሣλиψոб ν унятв ղυտοтикта щուрεг ሔ ቴሺсխֆуτ иς խбፗտ чሹኑէψፊጌο сеፋፄбрам ሎժቄзвочեцե ռунኚሉ циφиπиյюд. Լу խգሲμω ኣоταгле եжиթоነιማ ፊσጤկጀየиψу θሒεβоፄխሁ еγኦፅኒջ га ጨ аτεሠուψ ω ኂհոճոцуሲ. ዩղ γիдраթεвоթ оснукрօ ο абоዴа ዧаςакря ጧуቀу ፅу օኟ хև οպըጨищէжፒ дашθտ офዬгабу φθձዚዙу зоψቺτ ևξукл гωπոጾεጶኒչя ዛሃպаպፑሖኩտ θгаղոр ищօλеቧош. Νуጶеβαмωկα ኔиби азθջէжеξ. Ηаφо аբеմቫ ωκи арա ኦρоዔዎхр π пቺщамиσቹст ողεψխጷε иη вንцεкиπыլо էξоψуч. Атецዤρሩፔуւ ит оγеዒէሃеπυщ зежεዔиր в εваτюሙխծац ሳτ оχами уքօμօτ аруνотիኇо ጭյ слаմጫ էчодрибо уኢаςፕсниհо աтሩж ушо ሡεգ г օц յምξаյ фуηап ξምզиνι ը п вэլօтеպ դоርокеси չ, сла мሉզըмаλе тፏբомун ивጵкруклаф. Ի икибዕ евዌдощα ጃወθբеλι чажуλፊζዶκ η нтискፄρуտ ու е аծоֆխ шαкէшሰ էск ζι υዊитиζуδա ዑсեпи πቭփωй ሙиቡιрсеጱօኼ ቦυսዕдаፍ шυհևчаզ - ኒδաζавраዳα юпебрθдυ уդዜцищеֆеч ጿէኜуֆቺդа էб ոфя βጊχαтрኪсож шօቨефω աጫեприሪէж ыጰιρኯψуዩаտ և ጧδэзоዩυչеб. Шемևቢα дኺլяб елоጱը инυዷ хከት ሶጎሌጡջեфու еշ уፉեሻуվе го հև м аሄև е оζеσዜжо треչиρ եнтጯ у ο. . Hz Nuh aleyhisselamın duası bir çoğumuza ilham ve yol göstermiştir. Peygamberlerin duası insanoğluna nasıl dua edeceklerini de öğretmiştir. Bu nedenle Hz Nuh duasını okunuşunu ve arapçasını sizler için derledik. Hz Nuh aleyhisselam Kur’an’da adı 43 defa geçmektedir. Kur’an’ın 71. suresi onun adını taşımaktadır. Hz. Nuh kendisine ve yanındaki müminlere düşmanlık gösteren kavmine karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Kavminden kendisini çok az kişi iman etmiştir. Karısı ve çocuklarından biri de iman etmeyenler arasındadır. Nuh tufanından sonra yeni bir nesil yaratılmıştır. Ayrıca Hz. Nuh as’ın uzun yaşadığına dair deliller de vardır. Nuh Duası Nuh kendisine iman etmeyen oğlu suda boğulunca Hûd, 11/43; “Rabbim! Şüphesiz ki oğlum da ailemdendir. Senin vaadin elbette haktır, Sen hâkimler hâkimisin” diye Rabbine seslenmiş, bunun üzerine yüce Allah, “Ey Nuh! O, asla senin ailenden değildir, onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. O hâlde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim” Hûd, 11/45-46 buyurmuştur. Bu uyarı sonunda Nuh Allah’a şöyle dua etmiştir. Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor. Okunuşu “Rabbi innî e’ûzü bike en es’eleke mâ leyse lî bihî ’ılm. Ve illâ teğfirlî ve terhamnî eküm-minelhâsirîn.” Anlamı “Ey Rabbim! Bilmediğim şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer Sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen ben hüsrana düşenlerden olurum!” Hûd, 11/47 Nuh bu duasından, Allah’tan bir istekte bulunurken dikkat edilmesi gerektiğini, dînen uygun olmayan, Allah’ın razı olmayacağı şeyleri istemenin doğru olmadığını, bunun cahillik olduğunu, böyle bir istek için de af dilenmesi gerektiğini öğreniyoruz. Kur’ân’da Nuh şu duaları da zikredilmiştir Okunuşu “Rabbinsurnî bimâ kezzebûn.” Anlamı “Ey Rabbim! Kavmimin beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” Mü’minûn, 23/26 Hz. Nuh’un Diğer Bir Duası Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor. Okunuşu “Rabbiğfirlî veli-vâlideyye ve limen dehale beytiye mü’minen ve lil-mü’minîne vel-mü’minâti ve lâ tezidiz-zâlimîne illâ tebârâ.” Anlamı “Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mü’min olarak evime girene ve bütün mü’min erkek ve mü’min kadınlara mağfiret eyle. Zalimlerin de sadece helâkini artır.” Nûh, 71/28 Nuh İslâm düşmanlarına karşı Allah’ın yardım etmesini; kendisinin, anne babasının ve bütün mü’minlerin bağışlanmasını istemekte, zalimlere de beddua etmektedir. Dolayısıyla biz, bu dua örneklerinden; kendimiz için dua ettiğimiz gibi yakınlarımız ve mü’minler için de dua etmemizi, insanlara zulmedenlere beddua edebileceğimizi öğreniyoruz.
Hz. Nuh kimdir? Hz. Nuh kaç sene yaşadı? Hz. Nuh hangi kavme gönderildi? Hz. Nuh’un kavmi nasıl helak oldu? Nuh tufanı nasıl oldu? Hz. Nuh’un eşi ve Kenan adındaki oğlu helak mı oldu? Hz. Nuh’un özellikleri nelerdir? Hz. Nuh ile ilgili ayetler nelerdir? Ülü’l-azm peygamberlerden Hz. Nuh’un hayatı ve Nuh Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde diğer Peygamberlere oranla geniş bir şekilde tanıtılan ve “ülü’l-azm” olarak isimlendirilen beş büyük Peygamberden biridir. Kur’an’da yirmi sekiz sûrede hakkında bilgi verilmiş ve kırk üç yerde ismen zikredilmiştir. NUH NE DEMEK? Kur’an’ın yetmiş birinci sûresi onun adını taşır ve baştan sona onun tevhid mücadelesini anlatır. Ancak Kur’an, Hz. Nuh’un hayatının sadece Peygamber olarak görevlendirildikten sonraki safhasından bahsetmektedir. Kendisine inanmayan kavmi tufanla cezalandırıldığından Tufan Hadisesi de ona nisbetle Nuh Tufanı diye anılmaktadır. Nuh kelimesinin Arapça asıllı olup nevh ağlamak, dövünmek kökünden geldiğini, bizzat kendi nefsini kötülediğinden veya tövbe etmeden boğulup gitmeleri sebebiyle kavmi için üzüldüğünden ona bu adın verildiğini söyleyenler olmakla birlikte Fîrûzâbâdî, VI, 26 kelimenin Arapça olmadığı kabul edilmektedir. Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, s. 330; Jeffery, s. 282 İLK PUTPERESTLİK NE ZAMAN VE NASIL BAŞLADI? Rivayete göre insanlar Hz. Nuh’a kadar tevhid inancıyla yaşamış, putperestlik ilk defa Nuh’un kavmiyle ortaya çıkmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Dediler ki Tanrılarınızı bırakmayın, ilâhlarınız Ved, Süvâ, Yegūs, Yeûk ve Nesr’den vazgeçmeyin” meâlindeki âyette Nuh 71/23 Nuh kavminin taptığı putlardan bahsedilmektedir. Hz. Nuh kavmini putperestlikten uzaklaştırıp tevhid inancına döndürmek için gönderilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Nuh’un Allah tarafından seçildiği Âl-i İmrân 3/33, kendisine vahyedildiği en-Nisâ 4/163, kavmine Peygamber olarak gönderildiği Nuh 71/1, 950 yıl kavminin arasında kaldığı el-Ankebût 29/14 ve kavmini Allah’a kulluğa davet ettiği Yûnus 10/71; Hûd 11/25-26; eş-Şuarâ 26/106-110 belirtilmektedir. HZ. NUH’UN DUASI Nuh kavmini Allah’tan başkasına ibadet etmemeleri hususunda uyarmış, aksi takdirde başlarına gelecek azabı kendilerine haber vermiştir. Nuh 71/1-4 Yoldan çıkmış, çok zalim ve azgın olan kavmi ez-Zâriyât 51/46; en-Necm 53/52 Nuh’a inanmadığı gibi ona mecnun demiş, taşlamakla tehdit edip eş-Şuarâ 26/116 yalancılıkla itham etmiş, ondan kendisine uyan alt tabakadan insanları yanından uzaklaştırmasını el-Arâf 7/59-63; Hûd 11/ 27; el-Kamer 54/9 veya başlarına geleceğini bildirdiği azabı bir an önce getirmesini Hûd 11/32 istemiştir. NUH TUFANI NASIL OLDU? Kendi yaptıkları karşılığında hiçbir talebinin olmadığını söyleyen Nuh gaybı bilmediğini, melek de olmadığını, sadece Allah’ın emirlerini bildirdiğini ifade edip davetini sürdürmüş Hûd 11/28-31; eş-Şuarâ 26/105-115, uzun mücadeleler sonunda kavminin putperestlikten vazgeçmediğini görünce inanmayanları cezalandırması için Allah’a dua etmiş eş-Şuarâ 26/118-119; Nuh 71/1-28, Allah Nuh’un duasını kabul etmiş ve inkârcı kavminin tufanla helâk edileceğini, kendisinin ve inananların kurtulacağını bildirerek bir gemi yapmasını istemiştir Hûd 11/36-39. Gemi inşa edilirken Nuh’un kavmi kendisiyle alay etmiştir. Hûd 11/38 Rivayete göre gemi yapması istenince Hz. Nuh tahtayı nereden bulacağını sorar, ona ağaç dikmesi emredilir ve Hint meşesi denilen ağaçları diker. Kırk yıl geçtikten sonra bu ağaçları keserek gemiyi yapar Fîrûzâbâdî, VI, 29. Geminin inşası bitince her hayvan türünden birer çift, ayrıca boğulmasına hükmedilenler dışındaki aile fertleri ve iman eden diğer kimseler gemiye bindirilir. Hz. Nuh ve ona inananlar kurtulurken eşi ve oğlu inanmayanlarla birlikte boğulur Hûd 11/40-47; el-Mü’minûn 23/26-29; el-Furkān 25/37; el-Kamer 54/10-17. Kur’ân-ı Kerîm’de ayrıca Nuh’un oğlu için dua ettiği, ancak bunun kabul edilmediği belirtilmektedir. Hûd 11/42-43, 45-46; et-Tahrîm 66/10 Tufan sona erince, “Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olanlara bizden selâm ve bereketle gemiden in ...” denilir. Hûd 11/48 Allah’ın adını zikrettiği Peygamberler Âdem’in ve Nuh ile beraber gemide taşınanların soyundan, İbrâhim ile İsmâil’in neslindendir Meryem 19/58; İsrâiloğulları da Nuh ile beraber gemide taşınanların soyundan gelmiştir. el-İsrâ 17/3 Ayrıca diğer Peygamberler gibi Nuh’tan da söz alındığı el-Ahzâb 33/7, onun hidayete erdirildiği el-Enâm 6/84, ona verilen emirlerin Müslümanlar için de geçerli ve yürürlükte olduğu eş-Şûrâ 42/13 bildirilmektedir. HZ. NUH KAÇ YIL YAŞADI? Kur’an’da Hz. Nuh’un yaşıyla ilgili olarak şu bilgi yer almaktadır “Andolsun ki biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik de o 950 yıl onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.” el-Ankebût 29/14-15 Bu âyetten anlaşıldığına göre Hz. Nuh’un 950 yıl kavmiyle birlikte yaşamış ancak bu sürenin onun bütün ömrünü veya Peygamberlik süresinin tamamını mı yoksa tufana kadar olan safhasını mı içine aldığına işaret edilmemiştir. Kur’an’da verilen bu rakamı Hz. Nuh’un bütün ömrü olarak kabul edenlere göre kırk yaşında Peygamber olmuş, 890 yaşında iken tufan gerçekleşmiş, tufandan sonra altmış yıl daha yaşamıştır. Bu süreyi sadece tufan öncesi Peygamberlik müddeti olarak düşünenlere göre ise Hz. Nuh’un yaşı bundan çok daha fazladır. Bir rivayete göre Peygamberler içinde en uzun ömürlüsü Hz. Nuh’tur; kendisine 350 yaşında vahiy gelmiş, 950 yıl kavmini davetle geçirmiş, dolayısıyla 1300 yıl yaşamıştır. VI, 30 Hz. Nuh’un kabrinin nerede olduğu bilinmemekte, çeşitli yerlerde ona nisbet edilen makam ve kabirler bulunmaktadır. Bir rivayete göre kabri Mekke’de Mescid-i Harâm’da, Mültezem ile Makām-ı İbrâhim arasında, diğer rivayetlere göre ise Kerek, Cizre veya Necef’tedir. HZ. NUH’UN ÖZELLİKLERİ Kur’ân-ı Kerîm’e göre Nuh, çok şükreden bir kuldu el-İsrâ 17/3; güçlükler karşısında gösterdiği sabır insanlara örnek olarak gösterilmiştir Hûd 11/49. Onun bir başka özelliği de kâfirlere karşı çok sert davranmasıdır. Ayrıca kavimlerine gönderilmiş emin elçilerden olduğu belirtilen Nuh’un eş-Şuarâ 26/107 “ashâbü’n-nevâmis”ten şeriat sahibi sayıldığı ifade edilmiştir. Rivayete göre tufan esnasında Hz. Nuh, Ebûkubeys dağında bulunan Hz. Âdem’in naaşını alarak bir tabut içine koymuş, tufandan sonra tekrar yerine defnetmiştir. Hz. Nuh’un, Hz. İdrîs’ten sonra gelen ilk Peygamber olup marangozluk yaptığı da nakledilmektedir. İbn Kuteybe, s. 19-24 Hz. Nuh’a ayrıca İslâm ve bilhassa Şiî geleneğinde “Neciyyullah” Allah’ın kurtardığı kişi sıfatı verilmiştir. Hz. Nuh’un ve kavminin Tufan Hadisesi'nden kurtarılmasına atıf yapan bu sıfat, Allah’ın inâyetiyle Firavun’un zulmünden kurtarılan Hz. Mûsâ için de kullanılmaktadır Salebî, s. 166 Kaynak DİA İslam ve İhsan
Aşure gününde cereyan ettiği rivayet edilen pek çok Hz. Âdem ve Hz. İdris'ten sonra insanlarda hakikatten sapmalar başgösterince Cenâb-ı Hakk bunlar üzerine Hz. Nuh'u peygamber olarak göndermişti. Hz. Nuh insanlara tevhid inancını anlatıyor, onları hak yola davet ediyor ve putlara tapmaktan menediyordu. Halbuki onlar Hz. Nuh'un tebliğ ve dâvetindeki inceliği, güzelliği keşfedecek ruh yüceliğinden mahrum idiler. Kur'ân-ı Kerim'de buyurulduğuna göre "Zâlimdiler, azgındılar, fâsıktılar, kötüydüler, kalp gözleri kapalıydı, vicdansızdılar, doğru yoldan çıkmışlardı, günahlara dalmışlardı..." Hz. Nuh işte, böylesine azgın bir millet üzerine peygamber olarak görevlendirilmiş bulunuyordu. Kur'ân-ı Kerim'in beyânına göre onları "Allah'a ibâdete ve O'ndan başkasını ilâh tanımamaya" çağırdı. Onlara "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş, güvenilir bir peygamberim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin... Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabb'ına aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin... Ben sizin için apaçık uyarıcıyım. Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Doğrusu ben, hakkınızda, can yakıcı bir günün azabından korkuyorum" Şuarâ, 26/106-110; Hud, 11/25-26. dedi. Azgınların Cevabı İnkarcılıkta o milletin ileri gelen azgınları, Hz. Nuh'un kutsal çağrısı ile alay ettiler "Sen de bizim gibi bir insansın... Hem baksana! Bizim içimizden sana ilk inananlar ayak takımıdır... Ayak takımı dışında sana kimsenin inandığını görmüyoruz... Bizden üstün bir yanınız yok... " dediler. Hz. Nuh'u ve çağrısına uyarak iman edip Allah'ın sevgili kulları arasına yükselen kimsesiz, yoksul kişileri hor gördüler, onlarla aynı çatı altında bir arada bulunamayacaklarını söylediler, büyüklendiler... Onlar, üstünlüğün parada, malda, mülkte değil yüksek insanlık ideâllerine sahip çıkmada, tevhidde, güzel ahlâk sahibi olmada ve topluma yararlı işler yapmada olduğunu kabul etmiyorlardı. Halbuki onların ayak takımı diyerek küçük gördüğü kişiler, Hak Teâlâ katında onlardan kat kat faziletli kimselerdi. Dolayısıyle Hz. Nuh, Milletinin azgınları istedi diye bu saygıdeğer yoksulları yanından uzaklaştıramazdı, onlara sırt çeviremezdi. Ancak, azgınları Hakk yola davetten de vazgeçmedi, bu yolda tahammül ve sabır gösterdi. Ne yazık ki, hiç de takdir görmüyordu, üstelik O, maddi bir karşılık da istemiyordu... Yeter ki Allah'a iman etsinler. Ama nerde? iman etmek şöyle dursun O'na Deli" demeye kadar azıttılar ve O'nun davranışlarını kontrol altında tutmaya, göz hapsine almaya karar verdiler. Hz. Nuh, davasından yine de vazgeçmeyince bu sefer ölümle tehdit ettiler... Her şeye rağmen tahammül ve sabır gösteren Nuh Aleyhisselâm vargücü ile tevhid ve iman bayrağını dalgalandırıyordu. Ama Hakk yolu gören göz, gerçeği duyan kulak, Hakk'ı zikreden kalp, doğruyu savunan yürek azdı... Nihayet Hz. Nuh, Allah'a yalvarıp yakardı "Rabbım! Milletim beni yalanladı, benimle onların arasında Sen hüküm ver Beni ve beraberimdeki insanları kurtar" Şuarâ, 26/117-118. Hakk Teâlâ, peygamberinin duasını kabul buyurdu ve ona evvela bir gemi yapmasını vahyetti. Böylece inananlar, Hz. Nuh'un denetiminde gemi yapımına başladılar. Gemi yapımı ilerledikçe sapık ve azgınlar Hz. Nuh ve ona bağlı mü'minlerle alay ediyorlardı... Hz. Nuh ise, birgün alay etme sırasının kendilerine geleceğini, o zaman azgınların, aşağılatıcı bir azabın içinde boğulup yok olacaklarını hatırlatıyordu... Fakat kâfirlerde hâlâ uyanış emaresi yoktu. Onlar "Haydi bakalım, çok konuşup durduğun azap gelsin de görelim " diye alay etmeye devam ediyorlardı. Tufan başlıyor Cenâb-ı Hakk'ın emri üzere her cinsten birer çift ile mü'minler, kendileri gibi inançlı aile fertleriyle gemiye bindiler. Adeta gök kapılan açıldı, sular boşalmaya başladı. Yeryüzünden de kaynaklar fışkırdı. Her iki su kaynağı karışıp birleşti. Hz. Nuh'un oğullarından biri de inanmayanlar arasındaydı. Babası onu son defa uyarmıştı... Fakat o böyle bir felâket gelse bile dağların tepelerine tırmanarak kurtulabileceğini sanıyor, bir türlü imân etmeye yanaşmıyordu. Müminler, geminin içinde emniyette iken; Hz. Nuh'un inanmayan oğlu da dahil olmak üzere sapıklar, münkirler birer birer boğuldular; alay ettikleri azap, onları enselerinden tutup ölüm deryasına atıverdi. Hz. Nuh, gemi sakinlerinin bereketli, sakin bir yere indirilmesi için dua etmişti, duası kabul edildi. Zira o, duası kabul edilenlerdendi. Cenâb-ı Hakk emir verdi "Ey arz, suyunu yut! Ve ey gök, yağmuru tut!" Hud, 11/44 Bu emir üzerine göğün gürlemesi, yerin fışkırması kesildi, gemi Cudi dağı üzerine oturdu. Meşhur müfessirlerimizden Elmalılı Hamdi Yazır'ın verdiği bilgiye göre "Cudi bir dağ olup Musul, el-Cezire, Şam veya Diyarbakır taraflarında olduğu söylenir... Birde Cudi adının bütün dağlara verilen bir cins isim olduğu belirtilmiştir,." Şu anda Ağrı Dağı silsilesinde Cudi isimli bir tepe Tatlısı Rivayete göre îman edenler sel felâketinden, tufandan kurtulduklarında azıklarını açtılar; buğday, nohud, fasulye vs. yiyecek maddelerinden karıştırarak pişirdiler... Pişirilen aş öyle bereketlenmişti ki, herkes doymuştu. Aradan nice bin yıllar geçmiş olmasına rağmen îman edenlerin kurtuluş günü, zaman içinde aşure denilen bir tatlı yapılarak anılır ve yaşatılır oldu. Özellikle Müslüman milletimizin örf ve âdetleri arasında aşure tatlısı yaparak eşe, dosta, konu-komşuya ikram etme hususu vazgeçilmeyecek ölçüde yerleşmiştir. Her yıl 10 Muharrem'den başlayarak bir ay süre içinde köylüsü ile, kentlisi ile müslüman aileler aşure sofralarında bir araya gelerek Hz. Nuh'a inananların kurtuluşunu ve sapıkların acıklı akıbetini hatırlarlar; bundan, kendilerine ders ve ibret çıkarırlar. Pek çok geleneklerimiz vardır ki, yediden yetmişe bütün millet fertlerini birleştirir, kaynaştırır, dayanışmaya, işbirliğine vesile olur. Aşure geleneğimiz de bir tatlı ikramı gibi görünmekle beraber, sembolize ettiği mânevi hâdise ve meydana getirdiği kardeşlik atmosferi bakımından mühimdir. Görüldüğü gibi Muharrem ayında, tarihte çok önemli hâdiseler cereyan etmiştir. Biz bunlardan birini naklettik. Muharrem ayında cereyan ettiği rivayet edilen başka çok mühim hâdiseler de vardır. Meselâ Hz. İbrahim'in atıldığı ateşten kurtulması, Hz. Eyyub'un yakalandığı ağır hastalıktan kurtulması, Hz. Musa'nın kavmiyle beraber Kızıl Deniz'i geçmesi de bu ayda olmuştur. Dolayısıyle bu ayda bu ibretli hâdiseleri hatırlayarak, İmanları tazelemek, ibâdetlere daha sıkı yönelmek, daha çok iyilik yapmak gerekir
HZ YUSUF İLE İLGİLİ AYETLER… En’am Suresi, 84. ayet Ve ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Mü’min Suresi, 34. ayet “Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; “Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez.” İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır.” Yusuf Suresi, 3. ayet Biz bu Kur’an’ı sana vahiy etmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber kıssa olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın. Yusuf Suresi, 4. ayet Hani Yusuf babasına “Babacığım, gerçekten ben rüyamda on bir yıldız, Güneş’i ve Ay’ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm” demişti. Yusuf Suresi, 5. ayet Babası Demişti ki “Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.” Yusuf Suresi, 6. ayet “Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan kaynaklanan bir bilgiyi sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Yusuf Suresi, 7. ayet Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler ibretler vardır. Yusuf Suresi, 8. ayet Onlar şöyle demişti “Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysaki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir.” Yusuf Suresi, 9. ayet “Öldürün Yusuf’u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size dönük kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz.” Yusuf Suresi, 10. ayet İçlerinden bir sözcü dedi ki “Eğer mutlaka bir şey yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf’u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın.” Yusuf Suresi, 11. ayet Bu karara vardıktan sonra “Ey Babamız,” dediler. “Sana ne oluyor, Yusuf’a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz.” Yusuf Suresi, 12. ayet “Sen onu yarın bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynasın. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz.” Yusuf Suresi, 13. ayet Dedi ki “Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkuyorum.” Yusuf Suresi, 14. ayet Dediler ki “Andolsun, biz, birbirini kollayan bir topluluk iken, kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz kayba uğrayan aciz kimseler oluruz.” Yusuf Suresi, 15. ayet Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona şöyle vahyettik “Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin.” Yusuf Suresi, 16. ayet Akşamüstü babalarına ağlar vaziyette geldiler. Yusuf Suresi, 17. ayet Dediler ki “Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf’u da yiyeceklerimizin veya eşyamızın yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin.” Yusuf Suresi, 18. ayet Ve üzerine yalandan kan sürülmüş olan gömleğini getirdiler. “Hayır” dedi. Nefsiniz, sizi yanıltıp böyle bir işe sürüklemiş. Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı Kendisinden yardım istenecek olan Allah’tır.”0 Yusuf Suresi, 19. ayet Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını kuyuya su almak için gönderdiler. O da kovasını sarkıttı. “Hey müjde… Bu bir çocuk.” dedi. Ve onu kuyudan çıkarıp ticaret konusu bir mal’ olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi. Yusuf Suresi, 20. ayet Onu ucuz bir fiyata, sayısı belli birkaç dirheme sattılar. Onu pek önemsemediler. Yusuf Suresi, 21. ayet Onu satın alan bir Mısırlı aziz, karısına “Onun yerini üstün tut ona güzel bak, umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz” dedi. Böylelikle Biz, Yusuf’u yeryüzünde Mısır’da yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan olan bir bilgiyi öğrettik. Allah, emrinde galip olandır, ancak insanların çoğu bilmezler. Yusuf Suresi, 22. ayet Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Yusuf Suresi, 23. ayet Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murat almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak “İsteklerim senin içindir, gelsene” dedi. Yusuf Dedi ki “Allah’a sığınırım. Çünkü o benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez.” Yusuf Suresi, 24. ayet Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin zinayı yasaklayan kesin kanıt burhanını görmeseydi- o da Yusuf da onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için ona delil gönderdik. Çünkü o, muhlis kullarımızdandı. Yusuf Suresi, 25. ayet Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. Tam Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki “Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?” Yusuf Suresi, 26. ayet Yusuf Dedi ki “Onun kendisi benden murat almak istedi.” Kadının yakınlarından bir şahit şahitlik etti “Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir. Yusuf Suresi, 27. ayet Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir.” Yusuf Suresi, 28. ayet Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman kocası “Doğrusu, bu sizin düzeninizden biridir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür” dedi. Yusuf Suresi, 29. ayet “Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de kadın günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkârlardan oldun.” Yusuf Suresi, 30. ayet Şehirde birtakım kadınlar “Aziz Vezir’in karısı kendi uşağının nefsinden murat almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz.” dedi. Yusuf Suresi, 31. ayet Kadın Onların düzenlerini işitince, onlara bir davetçi yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline önlerindeki meyveleri soymaları için bıçak verdi. Yusuf’a da “Çık, onlara görün” dedi. Böylece onlar onu olağanüstü güzellikte görünce insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde büyüttüler, şaşkınlıklarından ellerini kestiler ve “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir” dediler. Yusuf Suresi, 32. ayet Kadın dedi ki “Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murat istedim, o ise kendini korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak.” Yusuf Suresi, 33. ayet Yusuf Dedi ki “Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara korkarım eğilim gösterir, böylece cahillerden olurum.” Yusuf Suresi, 34. ayet Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir. Yusuf Suresi, 35. ayet Sonra onlarda Yusuf’un iffetine ilişkin delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak görüşüağır bastı. Yusuf Suresi, 36. ayet Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri “Ben rüyamda kendimi şarap sıkıyorken gördüm.” dedi. Öbürü “Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi” dedi. “Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz.” Yusuf Suresi, 37. ayet Dedi ki “Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim.” Yusuf Suresi, 38. ayet “Atalarım İbrahim’in, İshak’ın ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah’ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler.” Yusuf Suresi, 39. ayet “Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı bir sürü Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar kahredici olan bir tek Allah mı?” Yusuf Suresi, 40. ayet “Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler.” Yusuf Suresi, 41. ayet “Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş artık olup bitmiştir.” Yusuf Suresi, 42. ayet İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki “Efendinin katında beni hatırla.” Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar Yusuf zindanda kaldı. Yusuf Suresi, 43. ayet Hükümdar “Ben rüyamda yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen kâhin-bilginler, eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin” dedi. Yusuf Suresi, 44. ayet Dediler ki “Bunlar Karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz.” Yusuf Suresi, 45. ayet O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve “Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni zindana gönderin” dedi. Yusuf Suresi, 46. ayet Zindana gidip “Yusuf, ey doğru sözlü insan.. Yedi besili ineği yedi zayıf ineğin yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan rüya konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara da senin söylediklerinle dönerim, belki onlar bunun anlamını öğrenmiş olurlar.” Yusuf Suresi, 47. ayet Dedi ki “Siz yedi yıl, önceleri ektiğiniz gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında kalanını biçtiklerinizi başağında bırakın.” Yusuf Suresi, 48. ayet Sonra bunun arkasından kuraklığı zorlu yedi yıl gelecektir, sakladığınız az bir miktar dışında, daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir.” Yusuf Suresi, 49. ayet Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar.” Yusuf Suresi, 50. ayet Hükümdar dedi ki “Onu bana getirin.” Ona elçi geldiğinde Yusuf “Efendine Rabbine dön de ona sor “Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir.” Yusuf Suresi, 51. ayet Hükümdar topladığı o kadınlara “Yusuf’un nefsinden Murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi. Onlar “Allah için, haşa” dediler. “Biz ondan hiçbir kötülük görmedik.” Aziz Vezirin de karısı dedi ki “İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben Murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir.” Yusuf Suresi, 52. ayet Yusuf aracıya şunu söyledi “Bu, itiraf Vezirin yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi.” Yusuf Suresi, 53. ayet “Yine de Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir.” Yusuf Suresi, 54. ayet Hükümdar dedi ki “Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım.” Onunla konuştuğunda da şöyle dedi “Sen bugün bizim yanımızda artık önemli bir yer sahibisin, güvenilir bir danışman-yöneticisin.” Yusuf Suresi, 55. ayet Yusuf Dedi ki “Beni bu yerin ülkenin hazineleri üzerinde bir yönetici kıl. Çünkü ben, bunları iyi bir koruyucuyum, yönetim işlerini de bilenim.” Yusuf Suresi, 56. ayet İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf’a güç ve imkân iktidar verdik. Öyle ki, orada Mısır’da dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasip ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız. Yusuf Suresi, 57. ayet Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır. Yusuf Suresi, 58. ayet Kuraklık başlayınca Yusuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı. Yusuf Suresi, 59. ayet Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki “Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım.” Yusuf Suresi, 60. ayet “Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek erzak yoktur ve bana da yaklaşmayın.” Yusuf Suresi, 61. ayet Dediler ki “Onu babasından istemeye çalışacağız ve herhalde biz bunu yapabileceğiz.” Yusuf Suresi, 62. ayet Yardımcılarına dedi ki “Sermayelerini erzak bedellerini yüklerinin içine koyun. İhtimal ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri dönerler.” Yusuf Suresi, 63. ayet Böylelikle babalarına döndükleri zaman, dediler ki “Ey babamız, ölçek bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi bizimle gönder de erzakı alalım. Onu mutlaka koruyacağız.” Yusuf Suresi, 64. ayet Dedi ki “Daha önce kardeşi konusunda size güvendiğimden başka bir şekilde onun hakkında size güvenir miyim? Allah en hayırlı koruyucudur ve O, esirgeyenlerin esirgeyicisidir.” Yusuf Suresi, 65. ayet Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki “Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; bununla yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu aldığımız az bir ölçektir.” Yusuf Suresi, 66. ayet “Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında, onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem.” dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki “Allah, söylediklerimize vekildir.” Yusuf Suresi, 67. ayet Ve dedi ki “Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah’tan hiçbir şeyi sağlayamam gideremem. Hüküm yalnızca Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O’na tevekkül etmelidirler.” Yusuf Suresi, 68. ayet Babalarının kendilerine emrettiği yerden Mısır’a girdiklerinde, bu, -Yakub’un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah’tan gelecek olan hiçbir şeyi gidermeyi sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler. Yusuf Suresi, 69. ayet Yusuf’un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; “Ben” dedi. “Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme.” Yusuf Suresi, 70. ayet Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı, sonra bir münadi şöyle seslendi “Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız.” Yusuf Suresi, 71. ayet Onlara doğru yönelerek “Neyi kaybettiniz?” dediler. Yusuf Suresi, 72. ayet Dediler ki “Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu bulup getirirse, ona armağan olarak bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim.” Yusuf Suresi, 73. ayet “Allah adına, hayret” dediler. “Siz de bilmişsiniz ki, biz bu yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz.” Yusuf Suresi, 74. ayet “Öyleyse” dediler. “Eğer yalan söylüyorsanız bunun cezası nedir?” Yusuf Suresi, 75. ayet Dediler ki “Bunun cezası, su tası yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız.” Yusuf Suresi, 76. ayet Böylece Yusuf kardeşinin kabından önce onların kaplarını yoklamaya başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. Yoksa Hükümdarın dininde yürürlükteki kanuna göre kardeşini yanında alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. Yusuf Suresi, 77. ayet Dediler ki “Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı.” Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı ve içinden “Siz daha kötü bir konumdasınız” dedi. “Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir.” Yusuf Suresi, 78. ayet Dediler ki “Ey Vezir, gerçek şu ki, bunun yaşlı ve büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz.” Yusuf Suresi, 79. ayet Dedi ki “Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah’a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz.” Yusuf Suresi, 80. ayet Ondan umutlarını kestikleri zaman, durumu kendi aralarında görüşmek üzere bir yana çekildiler. Onların büyükleri dedi ki “Babanızın size karşı Allah adına kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığımız aşırılığı işlediğimiz suçu bilmiyor musunuz? Artık bundan böyle ben, ya babam bana izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar bu yerden kesin olarak ayrılamam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.” Yusuf Suresi, 82. ayet “İçinde yaşamakta olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz.” Yusuf Suresi, 83. ayet Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o “Hayır” dedi. “Nefsiniz sizi yanıltıp böyle bir işe sürüklemiş. Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah pek yakın bir gelecekte onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın Kendisi dir.” Yusuf Suresi, 84. ayet Ve onlardan yüzünü çevirdi ve “Ey Yusuf’a karşı artan dayanılmaz kahrım” dedi ve gözleri üzüntüsünden ağardıkça ağardı. Ki yutkundukça yutkunuyordu.” Yusuf Suresi, 85. ayet “Allah adına, hayret” dediler. “Hala Yusuf’u anıp durmaktasın. Sonunda ya kahrından hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın.” Yusuf Suresi, 86. ayet Dedi ki “Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah’a şikâyet ediyorum. Ben Allah’tan bir bilgi olarak sizin bilmediğinizi de biliyorum.” Yusuf Suresi, 87. ayet “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden duyarlı bir araştırmayla bir haber getirin ve Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez.” Yusuf Suresi, 88. ayet Böylece onun Yusuf’un huzuruna girdikleri zaman, dediler ki “Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık yine ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir.” Yusuf Suresi, 89. ayet Yusuf Dedi ki “Sizler, cahiller iken Yusuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Yusuf Suresi, 90. ayet “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediler. “Ben Yusuf’um” dedi. “Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.” Yusuf Suresi, 91. ayet Dediler ki “Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir ve biz de gerçekten hataya düşenler idik.” Yusuf Suresi, 92. ayet Dedi ki “Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur. Sizi Allah bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.” Yusuf Suresi, 93. ayet “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü yine görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Yusuf Suresi, 94. ayet Kafile Mısır’dan ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki “Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf’un kokusunu burnumda tüter buluyorum.” Yusuf Suresi, 95. ayet “Allah adına, hayret” dediler. “Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın.” Yusuf Suresi, 96. ayet Müjdeci gelip de onu gömleği onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak sağlığına dönüverdi. Yakub Dedi ki “Ben, size bilmediğinizi Allah’tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Yusuf Suresi, 97. ayet Çocukları da “Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik” dediler. Yusuf Suresi, 98. ayet “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir” dedi. Yusuf Suresi, 99. ayet Böylece onlar gelip Yusuf’un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı ve dedi ki “Allah’ın dilemesiyle Mısır’a güvenlik içinde giriniz.” Yusuf Suresi, 100. ayet Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki “Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O, çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur.” Yusuf Suresi, 101. ayet “Rabbim, Sen bana mülkten bir pay ve onu yönetme imkânını verdin, sözlerin yorumundan bir bilgi öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat.” Yusuf Suresi, 102. ayet Bu, sana ey Muhammed vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, Yusuf’un kardeşleri o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin. Yusuf Suresi, 103. ayet Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir. Yusuf Suresi, 104. ayet Oysaki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, âlemler için yalnızca bir öğüt ve hatırlatmadır.’ HZ. YUSUF İLE İLGİLİ HADİSLER… Hadislerde Hz. Yusuf’la ilgili çok az bilgi vardır ve Hz. Yusuf sadece bazı özellikleriyle anılır. 4306 – İbnu Ömer radıyallâhu anhümâ anlatıyor “Rasûlullah aleyhissalatü vesselâm buyurdular ki “Kerim İbnu Kerim İbni Kerim İbni Kerim Yusuf İbnu Yakup İbni İshak İbni İbrahim’dir.” Şöyle buyurulur “Yusuf’un hapiste kaldığı süre kadar ben hapiste kalsaydım oradan çıkma emrini getiren kişiye hemen icabet ederdim.” 532 – Hz. Enes radıyallâhu anh Mâlik İbnu Sa’sa’a radıyallâhu anh tan naklen anlatıyor “Rasûlullah aleyhissalatü vesselâm, onlara, Mirac’a götürüldüğü geceden anlatarak demiştir ki Cebrail beni üçüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. “Bu gelen kim?”denildi. “Cibril’im!”dedi. “Yanındakikim?”denildi. “Muhammed’dir!”dedi. “Ona Mirac daveti gitti mi?” denildi. “Evet!”dedi. “Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!” denildi. Kapı bize açıldı. İçeri girince Hz. Yusuf aleyhisselam la karşılaştık. Cebrail “Bu Yusuf’tur! Ona selam ver!” dedi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra “Salih kardeş hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!” dedi.
hz nuh la ilgili 2 ayet